bağımlılık-sihirli değnek- karanlık

 


   Hayatta bazen ne yapacağımı ve nasıl hissedeceğini bilmezsin, kafan karışır ve doğru - yanlış kavramını kaybedersin, çözüm üretemez ve o karanlığın içinde kaybolursun. Etrafından yardım beklerken, etrafının yardıma ihtiyacın olduğunu bile fark etmez. Sonra hayata sığınırsın ama hayatta bu konuda pek yardımcı olmayacaktır.

  Çıkış yolumu kaybettiğimi, boğulduğumu ve kendimin kötü versiyonunu kabul ettikten hemen sonra bir sihirli değnek dokundu bana. Tekrar hissedebileceğimi, gülümseyebileceğimi, geç kalmadığımı ve geç kalmak için henüz çok genç olduğumu ve bir süre daha olacağımı hissettirdi.

  Hissettirdi fakat bu duygu uzun sürdü mü ? Ya da devamlı mıydı ?

  Bilmiyorum...

  Bildiğim tek şey insanların uyuşturuculara alkole neden bu kadar bağımlı hale geldiğiydi. Küçükken anlamazdım gerçekten, nasıl sigara içebilirler ? Nasıl alkolle vücutlarını ve bedenlerini uyuştururlar sahi ? Bir insan kendine nasıl bu kötülüğü yapardı ? Şimdi anlıyorum, mutsuzluğunu öretecek herhangi bir şeye muhtaç oluyor aç ruhlarımız ve bu eksikleri dış etkenlerden bekliyordu yetişkinler. Küçüktüm anlamamıştım, şu an anlayabildiğim için canım yanıyor...

  Geri dönelim o sihirli değneğe, ben de bağımlılık hissi yarattı. Çünkü o değnek olmadan sanki asla bi'şeyler yolunda gitmeyecekmiş gibi geliyor. Biliyorum gidecek ama sanki o sihirli değneğin hep burnumun ucuna değip beni güldürmesini istiyorum...

  Her sigara dumanını içime çektikten hemen sonra aklımdan geçen cümle şu oluyor " Bu boku neden içiyorum neden bırakamıyorum sahi bu kadar iradesiz miyim?" Sonra yatışıyorum kendime geliyorum ufak bir telkinle ardından şunları ekliyorum. Boşluk var, kocaman bir boşluk nikotin ve bolca dumanla bunu kapatıyorum aslında. Farkındalık güzel ama çaresizlik beni yine karanlığa çekiyor.

  İnsanların her şeyi sosyal medya ve internet üzerinden hallediyorlar. Bu bir kolaylık değil mi ? Bana nedense insan iletişimi öldüren bi etkenmiş gibi geliyor. Bir kuruma gittiğinde işini halletmek için bekliyorsun. Sıran gelinceye kadar belki seninle bekleyen insanlara iletişime giriyorsun, halini hatırını soruyorsun, fiziksel olarak mimiklerini ses tonlarını duyuyorsun. Evet belki bu da sahte insanlar hep bir şekilde maske takıp asla onu çıkarmamayı vaziyet bilmişler, ben de dahil ama sanki bir şeyler ölüyor gibi. Sabah bir markete girdiğinde "Günaydın!" çıkarken de "Kolay Gelsin!" demeyi çok görüyorlar. Hatta günümüz de bazı ilişkiler mesajlaşmayla başlarken tüm görüşmeler, ilişkiler bir mesajla bitiyor. Samimiyetsiz teşekkürler, iyi kiler havada uçuşuyor. Bu sözlerin altı dolu olabilir ama mesaj ile geldiği an dünyanın en soğuk ve duygusuz cümlelerine dönüşüyor. Birinin gözünün içine bakıp "Seni seviyorum" derken ki heyecan, elini kolunu nereye koyacağını bilememe ya da birine veda ederken gerçekten içten bir şekilde minnettar olduğunu ve teşekkürlerini iletirken ki yüzündeki buruk o gülümsemeyi görmek bana her zaman daha inandırıcı ve samimi geldi, gelecektir. Tabii bunu herkese yapın demiyorum ama gerçekten bir süre değer verdiğinizi ve sizi iyi hissettiren insanlara bunu yapmanız her iki taraf için bence daha iyi olacaktır. Aksi korkaklığın ilk belirtisidir.

  Farkındayım yazı bir aşureden farksız oldu ama...

  Şu an beynimin içinde pek çok ses var gerçekten susturamıyorum, yazarsam rahatlarım diye düşünerek geçtiğim bu sayfanın başında kelimelerimi seçemeyecek ve edebiyat yapamayacak kadar karmaşık gözlerle bakıyorum. Bir yanım daha çok yazmak istiyor, anlamlı - anlamsız fark etmeden, bir yanım yazma diyor yapamıyorsun, yapma yorma kendini...

  Bilin bakalım hangi taraf kazandı?


  - Elveda.

Yorumlar

  1. Seni uzaktan takip ediyorum. Actigin yayinlari, paylastigin storyleri tek tek izliyorum, sadece begeniyorum. Oylesine iste uzaktan, sana yakinlasamayacagimi biliyorum.Gectigimiz gunlerde hastaneye gitmissin, umarim onemli bir sey olmamistir. Kalbini kim veya ne kirdi bilmiyorum ama bu gunlerin gececeginin sana garantisini verebilirim. Keske en azindan seninle mektup arkadasi olabilsek. Olamiyor olsak bile, sen buradan yazmaya devam et. Ben okurum :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

küçüğüm, ben geldim.

hayat Mathilda gibi.